top of page

Zelzele

10 Şubat Cuma saat akşam 10.47. Ailecek televizyonun karşısında Rıdvan’ın enkazdan çıkarılmasını bekliyoruz. Yüzyılın afetinin üzerinden neredeyse 5 gün geçti, 115. saat yüz on beş. İnanılır gibi değil yarabbi sen ne büyüksün, sen ne büyüksün. Bunca vakit canım ülkemin güzel insanları rablerine dayanarak nasıl da hayatta kalıyorlar. Günlerdir elimizden ne geliyorsa hep beraber yapmaya çalışıyoruz 71 şehrin her bir noktasında, kim ne verebiliyorsa ne yapabiliyorsa elinden gelenin en iyisini yapmak için çalıştı, elinden ne geliyorsa yaptı. Bir sürü insan enkazların altından moloz yığınlarının içinden çıkarıldı. Dünyanın her yerinden insanlar yardıma geldi. Bunca olağanüstü hallerin, güzel haberlerin, birbirimize kenetlenmenin yanı sıra bir de pis canlılar, insanlıktan nasibini almamışlar, fitneliklerine, hainliklerine devam ediyor. Bu insanlıktan nasibini almamışlardan bahsederek güzel insanları es geçmek onlardan daha az bahsetmek istemiyorum. Her daim iyiyi görmeli, iyi olanı konuşmalı ve iyilerden yana olmalı diye düşünüyorum. Bugün 15 Şubat Çarşamba saat 00.15 Fatma teyze 212. saatte enkazın altından sağ olarak çıkarıldı. Allah'ın kûdretini görmemek, yüceliğine iman etmemek mümkün mü? Ayet-i kerimeyle de sabit olduğu üzere her hüznün ardından bir sevinç vardır. O kadar yıkıntının, can kaybının, mal kaybının, bir ömrün anılarının kaybının içinde bir canın verdiği mutluluk tarif edilemez. Bu kadar hüznün arasında insan Allahım sen ne büyüksün, sen ne yücesin demeden edemiyor, Elhamdülillah. Enkazın altında uyuya kalan ve bulunduğunda "ya ne oluyor ya ne oluyor" diyen küçük çocuk, enkazın altından 2 gün sonra kurtarılan küçük muhammed, enkaz altında onu kurtarmaya gelen ekiplere dua eden yaşlı teyze, 48 saat sonra kurtarılan 2 aylık bebek, 56 saat sonra kurtarılan duru bebek, kardeşinin kucağında ölmesine rağmen Allah istedi aldı diyen muhammedin koca yüreği, enkazdan çıkmadan önce başörtüsü isteyen kocaman imanı olan abla, 4. günde kurtarılan 20 günlük kerem bebek, 104 saat sonra enkaz altından kurtarılmaya çalışılırken bakara suresinin son 2 ayetini okuyarak dayanan asker abimiz, 140. saatte kuran okuyarak enkazdan çıkan muhammed ve daha niceleri. Bizim hüzünle izlediğimiz günlerce yüreğimizi daraltan bu felaket bize ne kadar da çok şey gösterdi, unuttuklarımızı hatırlattı. Sizin hayır gördüğünüzde şer, şer gördüğünüzde hayır vardır diye buyurulmuyor mu? İşte buna tam da şahit olduğumuz zamanlardan geçiyoruz elhamdülillah. Nasıl bir bebek günlerce enkazın altında kalabilir annesi olmadan, beslenemeden. Nasıl bir çocuk günlerce enkazın altında kalmasına rağmen aç mısın diye sorulduğunda tokum diyebilir. Nasıl bir çocuğa sıkıldınız mı diye sorulduğunda bir abla vardı bizi oynattı diyebilir. Nasıl Aleyna 11 gün enkazın altında aç susuz kalmasına rağmen böbreklerinin tıbben iflas etmesi gerekirken böbrek fonksiyonları gayet iyi olabilir. Yani demem o ki dostlar doktorunda dediği gibi bazı şeyler tıbben açıklanamaz. Birileri ne kadar ALLAH-U EKBER denilmesinden rahatsız olursa olsun, birileri ne kadar iftira atarsa atsın, birileri ne kadar devlet yok derse desin bu milletin imanına inancına Allah'ın izniyle zeval gelmez. Her şeyi maddeye bağlayarak açıklayamaz ve çözemeyiz, bazı şeyler işte böyle semavidir. Devlet ise ayağımızı bastığımız toprak başımızı kaldırdığımızda gördüğümüz gökyüzüdür. Biz türkler toprağı döşek, taşı yastık, göğüde yorgan biliriz ya işte tam da öyleyiz.

Bunca kendini bilmez, bölücü haine rağmen. Bu vatan, ineğini satıp bağış yapan anadolunun yürekli kadınıdır, 25 saat hiç durmadan tır süren amcamızdır, yıllarca emek verip kurduğu dükkanı dağılmasına rağmen şükürler olsun diyen teyzemizdir, enkazdan çıkarılan bayrağımızı asarak dua eden amcamızdır, hiç bir şeye değil de namaz kılmadığına üzülen teyzemizdir, enkazdan buldukları kuran-ı kerimleri saygıyla güzelce bir yere koyan çalışanlarımızdır, kardeşleri zor durumda olduğu için canını dişine takan türk evladıdır, müslüman kardeşi zor durumda olduğu için kendi derdini unutup harçlığını verip yardım gönderen filistinli çocuktur, varını yoğunu eski arabasına yükleyip can gardaşına gönderen azerbaycanlı ağabeydir. İşte dostlar biz buyuz. Bir kaç kendini bilmez, kötü niyetli, fırsatçı bizi bozamaz veya yıpratamaz tam tersine güçlenmemize sebep olur. Yani demem o ki bu bir dirilişin başlangıcıdır.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
öldür bendeki "BENİ"

nereden başlamalıyım bilemediğim bir yerdeyim düşünüyorum ve sakinleşiyorum hayatta başıma gelen hiç bir şeyin boşuna olmadığının...

 
 
 

댓글


bottom of page